1 Mayıs 2011

Emek & Fuck off ve Daha Nicesi

Bütün saçma sapan filmlere malzeme oluyorum. Her görüntüye takılıp kalıyorum; zihnim her aşk sahnesini çekip çıkarıyor google amcadan. Adamın sözleri bir 3.sayfa haberinden, kadınınki kasaptan elma satın almaya çalışan bir ev kadınının repliklerinden bile olsa; hepsinde bir ' Charles Bukowski'den repliklerle Julia Roberts-Albert Camus aşkı , JAvier Bardem-Giovanna Mezzogiorno aşkı '..
İtalyanca konuşuyorlar, ispanyolca sevişiyorlar, türkçe ağlaşıyorlar, ağıtları farsî.
Anlıyorum.
Karakterlerin isimlerine şaşırıyorum. Hepsi ben. Hepsi sen.
Her sahnede.
Koşuyorum. Koşuyorum. Merdivenlerden iniyor, kapıları açıp nefes nefese yokuşu bitiriyorum. Ellerim dizİMlerimi kanatıyor, omzumdan bir el beni sana çeviriyor. Tam sarılacakken 1.kısım bitiyor. İnternet 2.kısmı koyuyor önüme. Tık. Continue. Full screen. Volume up. Merdivenlerden atıyorum kendimi basamak basamak, ayaklarım kayıp düşmesin kendi ıslaklığından diye adını bağırıyorum, arkandan koşarken bir anlığına seni kaybetme ihtimali boynumdan tam 4.omura saplıyor kendini. Soluksuz koşmak bir çeviri hatası değilmiş meğerse; tüm bir geçmiş, şimdiki zamanımı durdurmak üzere.
Koşuyorum.
Gün ağarıyor. Batıyor. Yemek yiyor, tuvalete gidiyor, saçlarımı bağlıyorum.
Orada bir kadın koşuyor.
Adam tam zamanında gözyaşını yakalıyor, ıslatmadan kadının aşkını.
Tek solukta yaşıyorlar.
Ben salon, oda, bina, sınıf, büro onları seyrediyorum.

Sırılsıklam, ağlıyorum.

Başlık: And Oscar goes to...sevmek neydi? emek hangi fuck off un üstesinden gelirdi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder